YARGITAY CEZA GENEL KURULU

ESAS 2017/8-1141 KARAR 2018/244

Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda sanıkların, TCK’nun 170/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına, sanık … hakkındaki cezanın aynı Kanunun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve TCK’nun 54. maddesi uyarınca müsadereye dair Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2013 gün ve 246-650 Sayılı hükümlerin, sanıklar ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.06.2015 gün ve 36722-18214 sayı ile;

“…Sanık …ile katılanın olay öncesinde kavga ettikleri, akabinde sanığın birçok kez katılana telefon ettiği, daha sonra sanıkların birlikte hareket ederek ikametinde uyuyan katılanın evinin önüne gelip katılan adına kayıtlı park hâlinde bulunan araca 5 el ateş ederek zarar verme şeklinde gerçekleşen eylemlerinin silahla tehdit ve mala zarar verme suçlarını oluşturduğunun gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 17.11.2015 gün ve 534-774 sayı ile bozma kararına direnmiştir.

Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.02.2016 gün ve 38283 Sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 268-1939 sayı ile; 6763 Sayılı Kanun’un 38. maddesiyle 5320 Sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 27.11.2017 gün ve 425-13334 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu mu, yoksa silahla tehdit ve mala zarar verme suçlarını mı oluşturduğunun belirlenmesine dair ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanıkların beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanıklara bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği ancak sanıkların duruşmaya katılmadıkları, mahkemece sanıkların beyanlarının alınmasından vazgeçilerek aleyhlerine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümlerde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

1412 Sayılı CMUK’nun 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 Sayılı CMK’nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

Bu itibarla, yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükümlerin aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

1- ) Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.11.2015 gün ve 534-774 Sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek karar verilip hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- ) Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.